Rüşvet ve İrtikap suçları birbirine benzemesine rağmen önemli farkları içerir. Öncelikle bu iki kavramın tanımına bakalım.
Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır. (TCK Madde 252/2) Kamu hizmetlerinin gerek eşitlik gerek liyakatlilik açısından adalet ilkelerine uygun yürütüldüğü, kamu görevlilerinin rüşvet kabul etmez ve satın alınamaz oldukları hususunda toplumda hâkim olan güvenin, inancın sarsılmaması gerekir. Suç tanımı, bu güveni korumayı amaçlamıştır. (Rüşvet ile ilgili madde metni Temmuz/2012’de değiştirilmiş olup, görevinin gereklerine aykırı olarak ifadesi rüşvet suçunun tanımından çıkarılmıştır.)
5237 sayılı TCK ‘nın 250. Maddesi ise İrtikap başlığını taşımaktadır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla, kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir.
Bu iki kavram arasındaki farklar aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:
Rüşvet | İrtikap |
Rüşvet bir karşılaşma suçudur; bu nedenle,çok failli bir suçtur. Bir tarafta, rüşvet veren; diğer tarafta ise rüşvet alan kamu görevlisi yer almaktadır. | İrtikap suçu tek yanlıdır. |
Hem çıkarı sağlayan hem de çıkarı veren suçludur. Zira rüşvette, rüşvet veren serbest iradesi ile rüşvet anlaşması yapıp memura çıkar sağladığından kendisi de suçludur. | İrtikapta görevinin sağladığı nüfuzu veya görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar veya ikna eden veyahut kişinin hatasından yararlanarak bu amaçlara ulaşan kamu görevlisi suçludur. |
Kamu görevlisi görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapmak veya yapmamak için anlaşmaya varmaktadır. | İrtikapta kamu görevlisi memuriyet nüfuzunu veya güvenini kötüye kullanmaktadır. |
Çıkar sağlandıktan sonra görev kötüye kullanılmaktadır. | İrtikapta görev veya sıfat kötüye kullanılıp çıkar sağlanır. |
Bu suçu kamu görevlisi ile beraber diğer kimseler de işleyebilmektedirler. (Kanunun 252/4. fıkrası hariç rüşvet veren olarak) | İrtikap suçunu sadece kamu görevlisi işleyebilir. |
Rüşvet veren yasa dışı ortamda bulunmaktadır. | İrtikapta ise birey yasal ortamdadır. |
Rüşvette ya kamu görevlisinden ferde, ya da fertten kamu görevlisine doğrudan ya da dolaylı bir öneri yapılması şart olup, rızaya dayanan bir anlaşma vardır. | İrtikapta ise mağdurun rızası hile veya cebir ile sağlanmıştır. |
Parayı veren kişi sağladığı menfaatin haksız olduğunu mutlaka bildiği ve bunu manevi baskı altında olduğu ya da kandırıldığı için değil serbest iradesine dayanarak yaptığı için, suçun mağduru değildir. Kendisi de suçludur. | Hatadan istifade suretiyle irtikapta birey, ödememesi gereken bir parayı hatayla ödediği için suçun mağdurudur.
İkna suretiyle irtikapta birey, kanunen ödenmesi gerekmeyen bir paranın ödenmesi hususuna kamu görevlisi tarafından, görevinin sağladığı nüfuz veya güven kötüye kullanılarak alelade tavsiyeler dışında inandırıcı bir takım davranışlarla inandırıldığı yani kandırıldığı için, sağladığı çıkarın haksız olduğunu bilmemekte ve bu nedenle suçun mağduru olmaktadır. İcbar suretiyle irtikapta ise fert, sağladığı çıkarın haksız olduğunu bilmekte ancak bunu görevinin sağladığı nüfuz veya güven kötüye kullanılarak kendisine manevi baskıda bulunan kamu görevlisinin haksız işleminden korunmak amacıyla yaptığı için suçun mağdurudur. |
İrtikap suçu niteliği itibarıyla rüşvet suçuna benzemekle beraber bazı yönlerden ayrılmaktadır.
İlk olarak, irtikap suçunda haksız yere para vermeye zorlanan (icbar edilen) veya buna ikna edilen kimse bunun karşılığında bir yarar sağlama maksadını gütmemekte; sadece böyle bir ödeme yapmaya manen zorlandığı veya bu ödemede bulunmasının gerekli olduğuna inandırıldığı için mevzu bahis parayı vermektedir. Oysa rüşvet suçunda, rüşvet veren kimse, bunun karşılığında yapılmaması gereken bir iş yapıldığı veya esasen yapılması icap eden bir işlem geciktirilmeden ve öncelikle yapıldığı için bundan fayda sağlamakta, yani özel muamele görmektedir.
Diğer yandan, irtikap suçunda ödemede bulunan kimsenin rızası cebir veya hileyle elde edilmekte; rüşvette ise ödeme rüşvet verenin özgür iradesine dayanmaktadır.
Söz konusu suçlarla ilgili olarak bir başka ayrım daha bulunmaktadır. İlk talebin kamu görevlisinden gelmesi halinde irtikap suçunun; kamu görevlisi ile iş veya hizmet dolayısıyla muhatab olan kişiden gelmesi halinde rüşvet suçunun oluştuğu yolundaki ayrım bulunmaktadır. Yani, Memurun üstün durumda olması irtikabı rüşvetten ayıran temel özelliktir.